Stigmalar ve klişeler, insanları haksız yere ayıran ve utanç ve mahcubiyet sebebi haline gelen -genellikle doğru olmayan- inançlardır. Bağımlılığı olan insanlar genellikle damgalanır ve tökezleyen sarhoşlar veya karanlık sokaklarda ateş eden bağımlılar veya ayyaşlar, çatlaklar, ince ayar yapanlar veya keşler olarak klişeleştirilir.
Bu toplumsal inançlar, kendilerini genellikle izole ve çaresiz hisseden, madde bağımlılığı ve bağımlılığı ile mücadele eden insanlar için büyük zorluklar sunar. Arkadaşlar ve aile üyeleri bile bağımlılığı ahlaki bir sorun veya bir zayıflık işareti olarak görebilir. İyi niyetli olsalar bile, bağımlı kişilerin yeterince denerlerse bu davranışı durdurabileceklerini düşünebilirler.
Gerçek şu ki, bağımlılık yalnızca irade gücüyle asla tedavi edilemeyen bir hastalıktır. Bu ahlaki bir sorun değildir ve karakter eksikliğini göstermez. Bağımlılık, herhangi bir yaş, cinsiyet, sosyal statü, gelir veya aile geçmişinden herhangi birini etkileyebilir.
Araştırmalar, beyin kimyasının ilaçlar tarafından değiştirildiğini gösteriyor.alkol ve kumar veya seks gibi bağımlılık yapan davranışlar. Beyin görüntüleri, acı ve zevki yöneten bir alan olan beynin limbik sisteminde net farklılıklar gösterir. Ulusal Uyuşturucu Bağımlılığı Enstitüsü (NIDA), bağımlılığı kronik, tekrarlayan bir hastalık olarak sınıflandırır.
Damgalamalar ve yanlış inançlar, bağımlı bireyler için çeşitli şekillerde iyileşme yolunda durur: